غزل ۲۵۱۴ مولانا

 

۱ دَرآمَد در میانِ شهرِ آدم، زَفت‌سیلابی فَنا شُد چَرخ و گَردان شُد، زِ نورِ پاک‌ دولابی
۲ نبود آن شهر جُز سودا، بَنی‌آدم دَرو شَیدا بِرَست از دیّ و از فردا، چو شُد بیدار از خوابی
۳ چو جوشید آب، بادی شد که هر کُهْ را بِپَرّاند چو کاهَش پیشِ بادِ تُندِ باسَهمیّ و باتابی
۴ چو کُه‌ها را شِکافانید، کان‌ها را پدید آرَد بِبینی لَعل اَندَر لَعل، می‌تابَد چو مهتابی
۵ دَران تابش بِبینی تو، یکی مَه‌رویِ چینی تو دو دستِ هَجرِ او پُر خون، مِثالِ دستِ قَصّابی
۶ زِ بویِ خونِ دستِ او، همه ارواحْ مَستِ او همه اَفْلاکْ پَستِ او، زِهی بالُطفْ وَهّابی
۷ مِثالِ کُشتَنَش باشد چو انگوری که کوبَندَش که تا فانی شود باقی، شود انگورْ دوشابی
۸ اگرچه صدهزار انگور کوبی، یک بُوَد جُمله چو وا شُد جانِبِ توحید، جان را این‌چُنین بابی
۹ بیاید شَمسِ تبریزی، بگیرد دستِ آن جان را در انگُشتَش کُند خاتَم، دَهَد مُلکیّ و اَسبابی

#sonnet_translation
#John_Arberry
Rumi quotes, Rumi sonnet, Rumi words, Rumi Poetry

۱- There entered the city of man a mighty torrent; the heavens were destroyed, and a waterwheel of pure light was set turning.
۲- That city was simply madness, mankind therein distracted; for he had escaped from yesterday and tomorrow, when he awakened from a sleep.
۳- The water boiled and became a wind which caused every mountain to fly like straw before a fierce wind, hot and burning.
۴- Having cleaved through the mountains, he revealed the mines, you could see ruby on ruby shining like moonlight.
۵- In that glow you behold him, a Chinese moonface, his two hands of separation full of blood like the hands of a butcher.
۶- From the scent of the blood of his hands all the spirits are drunk with him; all the skies abject before him—bravo, the gracious Giver!
۷- When he slays, it is like the trampling of grapes that through the perishing may become immortal, the grapes become syrup.
۸- Though you trample hundreds of thousands of grapes, all will be one when such a door has been opened for the soul towards unification.
۹- It is necessary that Shams-i Tabrīzī should take the hand of that soul, put the ring on his finger, bestow kingly apparatus.
1 پاسخ
  1. ناصر از آنکارا
    ناصر از آنکارا گفته:

    ترجمه ترکی
    farsça aslından çeviren
    ABDÜLBÂKİ GÖLPINARLI ترجمه از
    TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI چاپ
    Hasan Âli Yücelبه همت

    DÎVÂN-I KEBÎR
    BAHR-İ HEZEC
    –SÂLİM–
    mefâilün mefâilün mefâilün mefâilün

    Derâmed der miyân-ı şehr-i âdem zeft seylâbî
    Fenâ şod çerh-o gedon şad zi nûr-ı pâk dûlâbi

    ۱ – İnsan şehrine öylesine büyük, öylesine korkunç bir sel geldi ki şehir yok olup gitti;
    gökyüzü de ışıktan bir dolap kesildi o suya.
    ۲ – Zaten o şehir sevdadan ibaretti; insanoğulları deli divaneydi o şehirde;
    uykudan uyanınca insan, dünden de kurtuldu, yarından da.
    ۳ – Su coşunca yel kesildi; kasırganın önünde bir saman çöpü
    nasıl korka, ürke uçar giderse o yel, dağı bile öyle uçurur.
    ۴ – Dağları yardılar mı madenler belirir;
    ay ışığı gibi lâ’l içinde lâ’l görürsün.
    ۵ – O parıltının içinde de bir Çin güzelinin yüzünü görürsün ki
    iki ayrılık eli de kasap eli gibi kan içinde.
    ۶ – Elinin kokusundan bütün canlar sarhoş;
    karşısında bütün gökler alçalmış; bütün lûtuflarıyla beraber ne de ihsan sahibi oluştur bu.
    ۷ – Onun öldürmesi, üzümün ezilip sıkılmasına benzer;
    Üzüm kalmadı mı, şırası, suyu kalır.
    ۸ – Yüz binlerce üzüm olsa hepsi de bir olur gider;
    can da birliğe yetince bu çeşit bir varlık bulur.
    ۹ – Fakat Tebrizli Şems’in şu canın elini tutması,
    parmağına bir yüzük takması, ona saltanat bağışlaması gerek.

    پاسخ

دیدگاه خود را ثبت کنید

آیا می خواهید به بحث بپیوندید؟
در صورت تمایل از راهنمایی رایگان ما استفاده کنید!!

دیدگاهتان را بنویسید

نشانی ایمیل شما منتشر نخواهد شد. بخش‌های موردنیاز علامت‌گذاری شده‌اند *